Vajinismus Terapisi


Mersin Vajinismus Terapisi

Vajinismus Terapisi

Vajinismus Nedir? 

Vajina girişini çevreleyen kasların istem dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı, ağrılı olacağı kaygısı tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali yaratarak kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açar. İstemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara vajinismus denir. 

Vajina girişini çevreleyen baskın kas grubu "Pubik Kaslar" olarak adlandırılır. Bunlar düz kas grubudur ve refleks olarak çalışırlar. Vajinismus’da yaşanan kasılma istem dışıdır ve asla kadının kendi kontrolünde değildir. Eğer kişi kasların kasılmasından ötürü acısız cinsel birleşme yaşayamıyorsa bu durum vajinismus olarak nitelendirilir. Bu durum kişinin eşini sevmediği veya istemediği anlamına gelmez. Vajinismus kadının ve erkeğin ortak bir sorunudur. Bu nedenle hiçbir taraf diğerini suçlamamalı veya bu konuda anlayışsız olmamalıdır. 

VAJİNİSMUSLU ÇİFTLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ 

Vajinismuslu kadınlar: Cinsellikle ilgili konuşmayı sevmezler, Cinselliği iğrenç olarak algılayabilirler, Vücutlarının eşleri tarafından beğenilmeme korkusu yaşayabilirler, Vücutları ile barışık olmayabilirler, Eşleri tarafından terk edilme duyguları ve güvensizlik yaşayabilirler, Kadınlığında eksiklik olduğu düşüncesi, üzüntü, sıkıntı, gerginlik ve her şeyin daha kötüye gideceği korkusuna kapılabilirler, Suçluluk duyguları ortaya çıkmaya başlar. 

Vajinismuslu kadınların eşleri; Eşi tarafından istenmediği, sevilmediği ve reddedildiği duygusuna kapılır, Zamanla sertleşme yetersizliği yaşayabilirler, Erkeğin duyguları öfke ve kırılganlık arasında gidip gelir. 

Vajinismusun Nedenleri Tamamen psikolojik nedenlerden kaynaklanan vajinismusun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; Geçmişte yaşanmış kötü cinsel tecrübe, taciz ve ya ensest ilişki gibi travmatik bir olay, Cinsel-genital organlarla ilgili eksik ve hatalı bilgiler, Kızlık zarının çok değerli ve korunması gereken bir şey olduğu düşüncesi, Genç kızlık döneminde seksin pis ve kötü olduğunu öğreten yanlış ve katı eğitim tarzı, Cinsellik konusundaki yerleşmiş ön yargılar, Katı ahlak kuralları ve tabuların yoğun yaşandığı bir toplumda yetişme, Baskıcı otoriter baba, Zayıf güçsüz anne, Zihinde aşırı büyüttüğü penis yüzünden çok acı çekme, parçalanma korkuları, çiftlerin cinsellikle ilgili bilgi eksiklikleri, Geçmişte genital bölgeye gelen bir darbe yada travma, Gebe kalma korkusu, Çocuklukta makattan fitil kullanılması… 

Bilişsel ve davranışsal bileşenler içeren, kültürel etkiler, değer yargıları ve cinsel mitlerle biçimlenen, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan özel ve karmaşık bir yaşantı olarak tanımlayabileceğimiz cinsellik, tüm bu yönleri ile insan yaşamında, doğumundan ölümüne kadar, önemli bir yer tutmaktadır. 

Doğumundan ölümüne kadar diyoruz çünkü; Her yeni bireyin başlangıcında bir “erkekle” bir “kadın” vardır (Özgüven.İ.E) ve ölürken de birey, erkek veya kadın diye ölecektir. 

İnsanın cinsel yaşamını tüm dünyada ilk kez araştıran ve araştırması çok büyük yankı uyandıran Kinsey’den sonra Masters&Johnson’ un çalışmaları ile cinsellik ve cinsel terapi üzerine bugün de kullanılan ve kabul edilen bir çok bilimsel bilgiye ulaşılmıştır. 

İnsanda cinsel uyarana gösterilen fizyolojik tepkiyi, Masters ve Johnson, dört ayrı evreye ayırmıştır. (Kinsey 1948, 1953, Masters & Johnson 1994) (İncesu, Cem, Klinik Psikiyatri 2004) 

Uyarılma evresi Plato evresi Orgazm evresi Çözülme evresi 

Erkekte ve kadında görülen cinsel işlev bozukluklarını yukarıda verilmiş olan aşamaların ilk üç evresi çerçevesinde ele almaktayız. Bu aşamalardan bağımsız bir şekilde incelenebilecek iki farklı rahatsızlık ise “vajinismus ve disparoni”dir. Vajinismus ve disparoni cinsel birleşmede ağrı ile giden cinsel işlev bozukluklarıdır. 

Biz bu yazıda “vajinismus”a eğileceğiz. 

Tarihçesi 

Vajinismus terimi Amerikalı jinekolog J.Fatman SIMS tarafından bulunmuştur. 1862’de Londra Obstetri Topluluğu’na yaptığı konuşmada SIMS; “kişisel araştırmalarıma dayanarak evlilik ilişkisinde her iki tarafta bu kadar büyük bir mutsuzluk yaratan bir hastalık bilmediğimi söyleyebilirim ve bu kadar kolay, güvenilir ve kesin şekilde tedavi edilebilen başka bir ciddi rahatsızlık olmadığını da eklemekten mutluyum” demiştir. Vajinismus genellikle cinsel yaşamın başlangıcında, ilk cinsel birleşme denendiği andan itibaren ortaya çıkar. Çok daha seyrek olarak jinekolojik muayene veya benzeri deneyimlerden sonra gelişir. 

Vajinismus, vagina çeperini saran perivaginal kasların spazmı sonucunda cinsel ilişkinin olanaksız ya da çok ağrılı hale gelmesidir. (Gillan, Patricia Cinsel Sorunlar Ve Tedavileri El Kitabı) Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, korku, kaçınma tepkisi, girişin olamayacağı inancı eşlik eder. 

Vajinismusta başta vajina etrafında olmak üzere tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku, tiksinme ve panik hali olur, hasta bacaklarını açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatır ve elleriyle eşini iter… 

Vajinismus kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur. Kızlık zarlarının çok kalın ya da vajinalarının çok dar olduğunu düşünebilen bu kadınlar, oluşan acı beklentisi sonucunda kendilerini savunma ve koruma çabaları içine girerler. 

Tanı 

Doğru tanının konması için bozukluğun sürekli ya da yineleyici bir biçimde görülmesi gerekir. 

Vajinismus iki şekilde görülmektedir: 

Vajinismus Primer; öncesinde hiç cinsel ilişki kurulmamışsa primer olma ihtimali vardır. 

Vajinismus Sekonder; vajinismusun geliştiği zamana kadar kadın normal penetrasyona izin veriyorsa sekonder tanısı konabilir. 

Vajinismus vakalarının çoğu primerdir ve sıkılıkla baskılayıcı cinsel yetiştirme sonucu ortaya çıkar. (Gillan, Patricia Cinsel Sorunlar Ve Tedavileri El Kitabı) 

Erkekte Yansımaları 

Erkekte eşine karşı öfke, istenmeme ve reddedilme olarak yaşandığı için kırgınlık, ereksiyon güçlüğü, bazen bekaret konusunda şüphe yaratabilir. 

Bazen adli olaylara, boşanmaya ve ya tecavüz girişimi ya da fiziksel şiddet davranışlarına neden olur. 

Birçok çift bir süre sonra cinsel birleşmeyi denemekten vazgeçer. Bu çiftin ilişkisi açısından daha olumlu bir durumdur, çünkü tekrarlanan denemeler ve her seferinde yaşanan hayal kırıklığı, çiftin cinsellikten uzaklaşmasına ve kavgalara yol açar. 

Vajinismus yaşayan biri ile birlikte olmak gerçekten zor olabilir. Eşlerin deneyimlediği ve tariflediği bazı ortak duygular ise şunlardır: 

Sempati Umutsuzluk Öfke Sorgulama Reddedilme Uzaklaşma 

Cinsel terapinin ilişki aşamasında erkeklerde ileri derecede erken boşalma veya sertleşme sorunları ortaya çıkabilir. Çünkü vajinismus olan eşiyle cinsel ilişkiye girmeye hazırlanan erkek, genellikle heyecan, tedirginlik ve başarılı olup olamayacağı kaygısını taşır. 

Kadından kaynaklanan bir sorunla ilişki olmadığı sırada erkeğin hiçbir problemi yoktur. Ne zaman ki kadın tedavi olup ve ilişkiye hazır hale gelir, o zaman erkekte başarılı olup olamayacağı kaygısıyla genellikle sorun başlar. 

O güne kadar hiçbir sertleşme sorunu olmayan erkeklerde dahi, bu tedirginlik ve başarısızlık korkusu (performans anksiyetesi) yaşanabilir. Bu heyecanla birlikte sertleşme de sağlanamaz. Artık kadın iyileştiğine göre erkek kendini ispatlamak zorunda hissedebilir ve bu yoğun stres altında başarısızlıklar da yaşanabilir. Bu durum devamında ağır bir cinsel stres haline gelebilir. Tam da bu noktada tedavi görmüş eşin veya olaydan haberi olan yakın çevrenin olumsuz etkisi, beklentilerin karşılanmadığı hissiyle erkekte özgüven yitirilmesine de sebep olabilir ve var olan olumsuz durum kısır döngüye girerek, aylar boyu sertleşme sağlanamayabilir. 

Nedenleri 

Toplumsal yapının gücü ile belki de en çok bu bozuklukla karşılaşmaktayız. Şöyle ki; vajinismus kadının üzerindeki toplumsal baskının hala sürdüğü toplumlarda görülmeye devam ederken; KADIN=VAJİNA=NAMUS eşitlemesinin bozulmaya başlandığı toplumlarda görülme sıklığı oldukça azalmıştır. 

Aşağıdaki klasik eserde kadınlar üzerine olan bir paragraf oldukça anlamlıdır. Bu bizim gibi olan toplumlarda oldukça sık görülmesinin nedenleri üzerine bir perspektif sunmaktadır. 

“ Pek az gülmeli, gereksiz yere konuşmamalıdır. Canı sokaklarda dolaşmak istediğinde bacaklarının ağırlaştığını hissetmelidir… Sürekli evinde oturmalıdır...” (Mis Kokulu Çayırlar) 

Her vakada geçerli olan neden farklı olmasına rağmen, vajinismusun en sık görülen nedenleri arasında psikolojik kaygılar ağırlık kazanır.

Kız çocuklarına öğretilen veya irademizin bilinçdışımıza kodladığı “cinsellik kötüdür”, “kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir” düşünceleri bu problemin ortaya çıkmasında önemli bir yer tutar. 

Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, basit bir utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır. Bu durumda geçmişte yaşanmış taciz gibi travmatik olayların bilinçdışına itilen bugünkü izdüşümleri ve etkileri gibi daha karmaşık içsel çatışmalar, yanlış kalıplar ya da zorlamalar beden-zihin bütünlüğünü bozup vajinismusa neden olabilir. 

Farklı Psikoloji Kuramlarına Göre Vajinismus 

Çıkış kaynaklarına göre vajinismusu davranışsal, bilişsel, dinamik ve varoluşsal modellere göre de ele alabiliriz. 

Örneğin geçmişte yaşanmış bir taciz, ensest ilişki ya da kötü bir cinsel deneyimin ağrı ve acı verici olarak değerlendirildiği davranışsal model, 

Yine geçmişte maruz kalınan cinsel yasaklar ve abartılı ilk gece hikâyelerin kişinin zihninde oluşturduğu cinsellikle ilgili negatif şemaları içeren bilişsel model, 

Freud’un ruhsal gelişim evrelerindeki sorunlardan kaynaklanan dinamik model ve 

Erkek egemen topluma bir başkaldırı metodu, kadının kendini eşine ifade etmesi, farkında olmadan kendi varlığını eşine hissettirmesi ve istediği ilgiyi görmesi için başlattığı bilinçdışı otomatik hareketleri içeren varoluşsal model şeklinde nedenler ele alınabilir. 

Bilişsel Davranışçı Model 

Bilişsel-davranışçı cinsel terapi yaklaşımının amaçları 4 aşamada özetlenebilir: 

1) Cinsel bilgi eksikliğinin giderilmesi, 2) Eşler arasındaki iletişimin zenginleştirilmesi, 3) Ev ödevlerinin yapılmasını engelleyen olumsuz otomatik düşüncelerin fark edilmesi bunların yerine olumlu ve doğru düşüncelerin geliştirilmesi 4)Sorunun ortaya çımasında rol oynayan hatalı davranışların fark edilmesi, bunların yerine doğru davranışların geliştirilmesi 

1) Cinsel bilgi eksikliğinin giderilmesi ve yanlış bilgilerin düzeltilmesi 

Sorun

un ortaya çıkmasında rol oynayan hatalı davranışların fark edilmesi, bunların yerine doğru davranışların geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Cinsel işlev bozukluğu şikayeti ile başvuran çiftlerin çoğunun cinsel bilgi düzeyi oldukça düşüktür. 

Tedavide bilgi düzeyinin yükseltilmesi için çeşitli uygulamalar yapılması çok yararlı olacaktır. 

Cinsel bilgi düzeyinin yükseltilmesinde çeşitli resim, kitap, filmlerden yararlanmak mümkündür. 

Çifte cinsel bilgiler içeren bir kitap önerilir. Okuyup öğrenmeleri istenir (ev ödevi), sonraki görüşmede ise okunan bölümle ilgili geribildirim alınır. Böyle bir ödev: 

a) Cinsel bilgi düzeyinin yükselmesi b) Eşler arasındaki cinsel iletişimin artması c) Hasta ve terapist arasında ortak bir dilin gelişmesi açılarından faydalıdır. 2) Eşler arasındaki iletişimin zenginleştirilmesi 

Cinsel işlev bozukluğu görülen çiftlerde çok sık rastlanan bir özellik de cinsel iletişimin ya hiç ya da yok denecek kadar az olmasıdır. Bazı çiftlerin cinsellik dışında güncel iletişimlerinde de sorunlar olabilir, o zaman terapiye oradan başlanır. 

3) Ev ödevlerinin yapılmasını engelleyen olumsuz otomatik düşüncelerin fark edilmesi bunların yerine olumlu ve doğru düşüncelerin geliştirilmesi 

Tedavinin en önemli özelliklerinden biri de ev ödevleridir.Ev ödevleri bilgi düzeyinin arttırılması, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, cinsellikle ilgili yanlış inanç ve tutumların fark edilmesi ve yeni cinsel yaşantıların oluşturulması gibi farklı şekillerde olabilir. 

Ödevler çiftin sorunlarına ve tedavideki hızına göre belirlenir. 

4) Sorunun ortaya çımasında rol oynayan hatalı davranışların fark edilmesi, bunların yerine doğru davranışların geliştirilmesi Cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde hatalı davranışlar yerine doğru davranışların geliştirilmesi ve davranış repertuarının genişletilmesi için yararlanılacak teknikler uygulanır. 

Sonuç: 

Bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımı cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde oldukça etkilidir. Çeşitli çalışmalarda cinsel-işlev bozukluklarının tedavisinde bilişsel-davranışçı yaklaşımla başarılı sonuçlar elde edildiği bilinmektedir. Ancak sorunun tek çıkış kaynağı olarak nasıl ki bilişsel veya davranışsal boyutlar gösterilemeyecekse sorunun çözüm yöntemi de tek değildir. Unutulmamalıdır ki; 

“Hastalık yoktur, hasta vardır” felsefesi, bizi bilişsel ve davranışsal bileşenler içeren, kültürel etkiler, değer yargıları ve mitlerle biçimlenen, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan özel ve karmaşık bir yaşam örüntüsü gösteren insana tek bir açıdan bakmamamız gerektiğini her daim hatırlatacaktır. 

İnsana tek bir açıdan bakmak hayatlarında ilk kez karşılaştıkları fili algılamaya çalışan körlerin hikayesinde olduğu gibi bizi ve dolayısıyla yaklaşımımızı eksik kılacaktır. 

KAYNAKÇA: 

1. Evlilik ve Aile Terapisi, İbrahim Ethem Özgüven, PDREM Yayınevi 2. Cinsellik ve Cinsel Yasam, İbrahim Ethem Özgüven, PDREM Yayınevi 3. Gercegin Dirilişine Acılan Kapı Hipnoz 1. cilt Dr.Tahir Özakkas, Özak Yayınevi 4. Erkek Cinselliği, Bernie Zilbergeld Ph.D., Bilimsel ve Teknik Yayınları Çeviri Vakfı 5. Kadınlarda Orgazm Olma Yöntemleri, Julia Heiman-Leslie Lopiccolo-Joseph lopiccolo, Pencere Yayınları 6. İslamın Bilinçaltında Kadın, Fetna Ayt Sabah, Ayrıntı Yayınevi 7. Erken Boşalma Tedavi Teknikleri, Dr. Ali Gökkaya, Oksijen Yayınları 8. CİSED Cinsel Terapi Eğitimi, Modül 1, 2 ve 3, CİSED 9. Cinsel Sorunlara Yaklaşım, Dr..Nesrin Yetkin 10. Cinsel Terapiler, Psi. Dr. Mualla Oktay 11. Cinsel İşlevin Fizyolojisi, Dr Cem İncesu 12. Cinsel İşlev Bozukluklarında İlk Basamak-Değerlendirme ve Ayırıcı Tanı, Dr.Cem İncesu 12. Cinsel İşlev Bozukluklarının Psikolojik Nedenleri, Doç.Dr Ceylan Tuğrul 13. İnsanda Cinsel Davranış William H.Masters, M.D., Virginia E.Johnson 14. Cinsel İşlev Bozuklukları ve Disiplinler Arası İlişkiler Doç. Dr. Mehmet Z. Sungur 15. CETAD Bilgilendirme Dosyaları 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. Ciltler 16. Cinselliğin Dayanılmaz Ağırlığı, Dr. Cem Keçe, Cinsel Terapi Derneği

Yaşam Psikoloji Dünyası © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.