Panik Atak Tedavisi
İlk atak geçirdiğimde otobüsten yeni inmiş evimin bulunduğu sokağın içerisine kadar yürümüştüm. Yıllarımı geçirdiğim sokaktaydım ve yaşadığımız ev en fazla elli adım mesafedeydi. İlkin nefes almakta zorlandığımı fark ettim. Derin derin nefes almaya çalıştım. Sonrasında bedenimin yanmaya başladığını ve kalbimin deli gibi atmaya başladığını fark ettim. Kalp krizi geçirdiğimi düşündüm. Düşündüm derken her şey o kadar hızlı bir şekilde zihnimden geçiyordu ki burada böyle sakin bir şekilde anlattığıma bakmayın. Evimi görüyor ve onu son kez gördüğümü düşünüyordum. Eve ulaşmam gerek diye düşünüyor ama kımıldayacak gücü kendimde bulamıyordum. Telefon açıp yardım istemek geldi aklıma ama ellerim zangır zangır titriyordu ve tuşlara basamıyordum. Hatta tuş kilidini bile açamadım. Midem bulanmaya başım dönmeye başladığında kendimi yere bıraktım. Olduğum yere çökmüş birazdan son nefesimi vereceğimi düşünerek yaklaşan sonumu bekliyordum. Orada ne kadar oturduğumu bilmiyorum. Her nasılsa ölmemiştim. Kalp krizini atlatmıştım. Kendime gelince eve vardım. Eşimle birlikte hastanenin yolunu tuttuk. Doktor bana kalp krizi geçirmediğimi bunun bir Panik Atağı olduğunu söyleyince aklım tamamen karışmıştı. Ne yani ben kalp krizi geçirmediysem o yaşadığım da neydi? Panik atak neyin nesiydi? Bu ilacı ne kadar süreyle kullanacaktım? Ya bir sonrakinde kalp krizi çıkarsa ne olacaktı? Ya otobüste bunu yaşasaydım? İnsanlar ne düşünecekti? Bundan sonra ne olacaktı? Tüm bu soruları eve giderken ve evde de düşünmeye devam ettim. Kendimi sürekli yokluyordum. Bu sonraki günlerde de sürdü. Bir yere gideceğimde ya da işte, yolda, misafirlikte aklım o anda orada olup bitenlerden çok kendimdeydi. Kendimi dinliyordum. Bedenimi dinliyordum. Bir süre sonra işler çığrından çıkmaya başlayacaktı ve ben henüz daha panik atakla yaşamanın bana neler göstereceğini bilmiyordum.
Yukarıdaki Panik Atak nöbetleri geçirmeye başlamış ve üç yılını geride bırakmış bir kişinin anlatımları. Çağımızın ciddi rahatsızlıklarından biri Panik Atak. İnsanları sosyal yaşamların, iş hayatlarında alıkoyan, bazen eve kapatacak kadar ciddileşen bir problem.
Peki Çözümsüz mü?
Tabi ki de değil. Doğru yöntemlerle çalışıldığında üstesinden gelinecek bir kaygı bozukluğudur Panik Atak. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Logoterapi ve Hipnoz birlikte kullanıldığında çok hızlı sonuç alınan bir problemdir.
Hipnoz kişinin kaygılarının azalmasını sağlayan, sürecin başlarında kullanılan ve sürece katılımı ve motivasyonu arttıran bir araç olarak düşünülebilir. Sonrasında Logoterapi ve BDT süreçlerine geçilerek problem halledilir. Ortalama 8/10 seans gibi bir sürede tüm çalışma tamamlanır.
Panik Atağın, BDT ile çalışıldığında (iki yıl süren takiplerde) tekrarlama ihtimali neredeyse yok gibi olmakla birlikte BDT bir sorun çözme becerisi kazandırdığı için tekrarlansa dahi kişiler kendi başlarına kolayca başa çıkabilmektedirler.